0
yorum

21 Kasım 2008 Cuma

UzayveAstronomi - Yeni Türkçe Astronomi Portalı

2009'a artık sayılı günler kala Türkiye'de astronomi ve uzay bilimlerinin bilinirliğinin ve anlaşılırlığının arttırılması amacıyla yola çıkarak tamamen Türkçe içerikli bir Astronomi Portalı hazırladık. Bunun öncesinde AmatorAstronomlar.org olarak geliştirdiğimiz site artık yeni ismi UzayveAstronomi.com olarak yayına başladı!

UzayveAstronomi.com'da
  • Güncel haberlerin derleme ve çevirileri
  • Astronomi fotoğrafları galerileri
  • Aylık hazırlanan "Bu ay Gökyüzü" makalesi ve aylık gökyüzü atlası
  • Amatör ve uzaman astronomlar tarafından hazırlanmış makaleler
  • Astronomi konusunda tanınmış kişilerle röportajlar
  • ve 2009'da duyuracağımız bir çok yeni proje
yer alıyor. Türkiye'de güncel astronomi konusunda büyük bir eksikliği dolduracağını düşündüğümüz sitemizi favorilerinize eklemeyi unutmayın!

0
yorum

15 Kasım 2008 Cumartesi

İlk Gezegen Görüntüleri


Sonunda başarıldı!... Yıllardır Güneş Sistemi dışındaki gezegen araştırmaları 300'e yakın gezegenin keşfini sağlamıştı ve bu ay yapılan iki keşifle bu çalışmaların ilk görüntülerle doğrulanması gerçekleşti. Galieleo'nun, Newton'un 17. yy'da başlattığı, yeryüzündeki yasalarla gökyüzündeki yasaların ortak olduğu, Dünya'nın evrendeki yerinin hiç de sanıldığı gibi özel olmadığı vurgulanan düşünce akımı için sağlam bir kanıt niteliği taşıyan bu keşif insanoğlunun evreni anlamlandırmasında dört yüzyılda ne kadar yol kat ettiğini gözler önüne seriyor.

İlk keşif Güney gök küresinde "Güney Balığı" olarak bilinen takım yıldızındaki Fomalhaut yıldızının etrafındaki Fomaulhalt b gezegeninin Hubble Uzay Teleskobu tarafından elde edilen görünür ışık fotoğrafı... Şu ana kadar bu gezegenler ya önünden geçtikleri yıldızın ışığındaki azalma ya da yıldızın radyal hızındaki sapmaların tespiti gibi dolaylı yöntemlerle keşfedilirlerdi, artık elimizdeki teleskoplar ve ileri uyarlanmış optik teknolojileri ile doğrudan gözleyebilir hale geldik.

UzayveAstronomi sitesinde derlediğim haberde belirttiğim üzere :

"Bunun öncesinde Fomalhaut, etrafında bizim Güneş Sistemimizdeki Kuiper kuşağına benzer bir kuşağın var olduğunun ortaya çıkmasıyla gezegen araştırmacılarının ilgisini üstüne toplamıştı. Bu keşif 1980’li yıllarda NASA uydusu IRAS’ın kızıl ötesi araştırmaları sonucu ortaya çıkmıştı. 2004 yılında Hubble’ın bahsedilen halka yapısını görünür dalga boyunda çözümlediğinde bunun bir ilkel gezegen oluşum diski olduğu ortaya çıkmıştı. California Üniversitesinden astronom Paul Kalas ve ekip arkadaşları 2005 yılında halka sisteminin yıldız ve halka arasındaki bir kütle sebebiyle kütle çekimsel olarak eğildiğini fark ettiğinde, aranan gezegen hakkında en önemli ip ucu bulunmuştu. Toz halkasının şeklini Hubble ile inceleyen araştırmacılar aranan gezegenin yerini buldular ve ACS (Advanced Camera for Survey) kamerası ile görüntülemeyi başardılar.

Gezegen Jüpiter’in 3 katı büyüklükte bir gezegene göre normalden çok daha parlak olduğunu söyleyen araştırmacılar bunun nedeninin gezegen etrafından ışınları yansıtan toz ve buzdan oluşmuş bir halka sisteminin olabileceğini öne sürüyorlar. Böyle bir halka sistemi mevcutsa gezegen etrafında uyduların olması da olası görünüyor."

Fomalhaut b'nin 2004 ve 2006 altıda alınan görüntülerinde toz diski üzerinde hareket ettiği gözlendi.

Keşif ile ilgili Hubble'ın basın duyurusuna erişmek için tıklayınız.

Daha bitmedi!! Science dergisinin dün yayınlanan Science Express ekinde bir diğer gezegen görüntüsü haberi yer alıyor. Hem de gözlenen yıldızın etrafında üç tane gezegen.. Dünya'dan 130 ışık yılı uzaklıkta HR 8799 olarak bilinen yıldız (Kanatlı At - Pegasus takım yıldızı) ve etrafındaki gezegenler Güneş'e göre çok daha genç olduklarından kızıl ötesi dalga boyunda kolayca fark edilebiliyorlar. Gözlenen üç gezegen yıldızdan sırasıyla Dünya-Güneş mesafesinin 25, 40 ve 70 katı uzaklıkta bulunuyorlar ve büyüklükleri Jupiter'in 7 katı ile 10 katı arasında değişiyor.

Gemini teleskobu ve Kızıl ötesine Yakın Görüntüleyici(NIRI) ile alınan bu görüntüde doğrulanan üç gezegenden ikisi görülüyor (b ve c). b 7 Jupiter kütlesinde ve yıldızdan 70 astronomi birimi(1 astronomi birimi = Dünya-Güneş arası uzaklık ~150 milyon km) uzaklıkta; c ise 10 Jupiter kütlesinde yıldızdan 40 astronomi uzaklıkta bulunuyor. Gezegenlerin görünürlüğünü arttırmak için yıldızın olduğu bölge karartılmıştır.(Yüksek çözünürlüklü görüntülere erişmek için tıklayınız)

Gemini gözlem evinin yayınladğı detaylı habere erişmek için tıklayınız.

Elde edilen bu görüntüler astonomide bir devrim niteliğinde. Uyarlanmış Optik(Adaptive Optics) tekniğinin geliştirilmesi ve 2013 yılında gönderilmesi beklenen James Webb teleskobunun yörüngeye yerleştirilmesiyle elde edilecek görüntüleri hayal dahi edemiyorum! Bu muhteşem keşiflerin yapıldığı bir dönemde yaşadığım için kendimi gerçekten şanslı hissediyorum, ya siz?

0
yorum

4 Kasım 2008 Salı

Biraz da "Hardcore" Fizik..

Başlığım biraz "tarzanca" olmuş olabilir fakat paylaşmak istediğim haberler için "hardcore"(etkin, çetin ceviz) ifadesi doğrudan anlamı karşılıyor. Son bir kaç gündür blog ve haber sitelerinde dolaşan iki keşif haberi bilinen fiziğin sınırlarını zorlar nitelikte.

Birincisi Fermilab parçacık hızlandırıcısındaki deneylerden biri olan CDF deneyinde proton-anti proton çarpıştırmaları sonucu standart modelin öngördüğünden daha fazla ortaya çıkan muon parçacıkları akla "Ortada yeni bir temel parçacık mı söz konusu?" sorusunu getiriyor. Bu soru yıllardır çeşitli aksaklıklarına rağmen iyi iş gören bir teorinin öngöremediği bir sonuç olduğundan deneyde görevli bilim adamlarının yarısı yayınlanan makalenin altına imza atmaktan çekiniyorlar. Elde edilen verilerde söz konusunu garipliğin istatistiksel bir hata olamayacak kadar sık tekrarlanması yeni bir keşfin ufukta olduğunu söylüyor belkide. Probleme sicim kuramcıları dahil çeşitli çevrelerden olası çözümler gelmeye başladı bile. Hararetli tartışmaların sonuçlarını merakla bekliyoruz... Konuyla ilgili Nature'da(bu bağlantı kısıtlı bir süreliğine açık) ve physicsworld'de yayınlanan makalelerden detaylı bilgiye erişebilirsiniz.

İkinci haber ise karanlık madde hakkında. Ağustos ayında yapılan bir konderansta PAMELA(Payload for Antimatter Matter Exploration and Light-Nuclie Astrophysics) araştırma ekibinin yaptığı sunumda kozmik ışınlardaki pozitron fazlalılığı evrendeki karanlık madde bozunmasına bağlanmıştı. Ekip araştırma sonuçlarını Nature'de yayınlamadan konferans katılımcılarından bazıları elde edilen veriler üzerine öngörülerde bulunup bir kaç olası senaryo bile hazırlamışlardı. Bu makalelerini arXiv'de yayınladıklarında herkes karanlık madde bozunması konusunda sonunda doğrudan olmayan bir kanıta ulaşıldığını fısıldar olmuştu. Bütün bu söylentilere dayanamayıp PAMELA ekibi gerekli açıklamayı geçtiğimiz günlerde yaptı ve bulgularının karanlık maddeyle bağlantılı olabileceklerini açıkladı. Edinilen verilere göre kozmik ışınlardaki pozitron/elektron oranı enerjiyle orantılı olarak düzenli bir şekilde azalmıyor, beklenenin aksine artıyor. Bu da ortamda başka bir pozitron kaynağı olabileceğini gösteriyor. Ekip bu olası pozitron kaynağının yakın pulsarlar da olabileceğini belirtiyor. Fakat verilerdeki pozitronların, yükleri nedeniyle pozitronlardan ayırt edilmeleri güç olan protonlarla karıştırılıyor olduğunu savunanlar da mevcut. PAMELA ekibi verilerini sunduklarına göre bilim dünyası konuyla ilgili detaylı inceleme ve eleştirilerini yakın bir zamanda iletecektir. Belki de karanlık maddenin bir kısmı yavaş yavaş aydınlanacaktır... Konuyla ilgili physicsworld'deki makaleye erişmek için tıklayınız.

Son olarak Türkiye'nin de içinde bulunduğu Ürdün'deki Sinkrotron ışın kaynağı deneyi olan SESAME(Synchrotron Light for Experimental Science and Applications in the Middle East)'nin açılışı dün gerçekleştirildi. Çeşitli fizik,biyoloji,biyomedikal ve çevre araştırmalarında bir araç olarak kullanılacak ışın kaynağı hakkında bilgi almak için 2005 yılında Symmetry dergisinde çıkan detaylı yazıyı inceleyebilirsiniz.
0
yorum

1 Kasım 2008 Cumartesi

Karşı Madde Arayışları

Evrende gördüğümüz herşeyin maddeden yapıldığını biliyoruz. Maddeden kastımız bildiğimiz elektron, proton, nötron gibi parçacıklarından oluşuyor olması. Evrende aynı zamanda bu parçacıklarla aynı kütlede fakat zıt işarette yüke sahip karşı madde parçacıkları da mevcut. Bu normal madde ve karşı madde parçacıkları bir araya geldiklerinde ise ünlü Einstein denklemi E=m x c^2 gereği birbirlerini yok ederek enerjiye dönüşüyorlar. Sorun şu ki (şans demek daha uygun olur herhalde ) etrafımızda karşı maddeden yapılmış bir cisme rastlamıyoruz. Bilim adamları uzun süredir bu karşı madde problemini çözmek için uğraşıyorlar.

Bullet çarpışan galaksi kümelerinin görsel ve X-ışını dalga boyunda alınmış görüntüsü (Kaynak: Chandra X-Ray Obs.)

Evrenin oluşum teorilerinden en güçlü olanı Büyük Patlama teorisine göre, ilk anlarda hem madde hem de karşı madde bulunuyordu. Fakat bunlar arasındaki oran milyarda bir gibi bir büyüklükle madde lehineydi. Son zamanlarda en çok rağbet gören evren modeli olan Inflation modeline göre ise evren oluşumundan saniyeler sonrasında çok hızlı bir genişlemeye uğradı ve madde-karşı madde çiftlerini birbirlerinden bizim görünür evren ölçeğinden(14 milyar ışık yılı) daha büyük uzaklıklara sürükledi. Chandra X-Işını teleskobu ile yapılan son araştırmalarda belki de karşı maddenin normal maddeden o kadar uzaklıklara sürüklenmemiş olabileceği öne sürülüyor.

Madde- karşı madde karşılaşmasının hayali çizimi (Kaynak Chandra X-Ray Obs.)

Geçen aylarda karanlık maddenin etkileri konusunda muhteşem veriler sağlayan Bullet Galaksi Kümesi üzerinde yapılan gözlemlerde madde - karşı madde karşılaşmaları sonucu ortaya çıkan gama ışınları aranıyor. Araştırmacılar karşı madde parçacıklarının hızlı genişleme nedeniyle normal maddeden uzaklaştığı ön kabulüyle, görünür evren sınırları içerisinde devasa iki galaksi kümesinin çarpışması ile oluşan yapıyı inceliyorlar. Çarpışan bu galaksilerden herhangi birinde karşı madde parçacıkları varsa çarpışma sırasında normal madde ile etkileşime girerek yok olacak, ısınan gazlar nedeniyle yayılan X-ışınlarının yanında gama ışınları da gözlenecek.

Chandra X-Işını teleskobunun X-ışını verileri ve Compton gama ışını teleskobu tarafından tespit edilemeyen gama ışınları gösteriyor ki Bullet Galaksi Kümesinde karşı madde oranı milyonda üçten çok daha az. Bunun yanında bu veriler kümenin 65 milyon ışık yıllı büyüklüğündeki tüm ölçeğine uyarlandığında elle tutulur bir karşı madde olmadığı gözlendi.

Araştırmacılar şimdilik bir sonuç alamamışa benziyor fakat diğer çarpışan galaki kümeleri üzerinde çalışmalarını sürdüreceklerini belirtiyorlar.

Meraklısına :
Madde-antimadde simetrisinin bozulmasını açıklayan CP violation konusu hakkında bilgi almak için tıklayınız.
AstronomyCast'in karşı madde(antimatter) konusundaki podcastini dinlemek için tıklayınız
Tübitak Yayınlarından çıkmış olan Steven Weinberg'in "İlk Üç Dakika" kitabını mutlaka tavsiye ederim.

Haber Chandra X-Işını Gözlemevi Basın Duyurusundan derlenmiştir.

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki