0
yorum

25 Mayıs 2010 Salı

En Büyük Galaksi, Fizik Sabitleri ve daha birsürü şey..

Şu sıralar astronomi kaynaklarını geçmişteki gibi düzenli takip etmeye başladım ve hergün onlarca haber, blog yazısı ve podcast RSS okuyucuma düşüyor. Birçoğunu işaretleyip GökGünce'de detaylı bir şekilde paylaşmayı planlıyorum fakat sonra listenin sonunu bulmakta dahi zorlanıyorum. Sanırım en iyisi bunları "Ben okudum, çok beğendim, size de tavsiye ederim" bağlantıları şeklinde kısa kısa paylaşmak:
  • İki gün önce 365daysofastronomy'de yayınlanan bir podcast : "Fiziğin temel sabitleri erken evrende farklı mıydı?". Geçen ay yayınlanan bir makalenin ışığında uzun zamandan beri tartışılan ilginç bir konuya değiniyor, dinlemeye değer...
  • Bugün Starts With A Bang'de karşılaştığım "Şu ana kadar bildiğimiz en büyük galaksi". Böyle bir karşılaştırmaya daha önce hiç denk gelmemiştim ve yazı içinde harika fotoğraflarla Samanyolu'ndan onlarca kat daha büyük galaksiler hakkında bilgiler verilmiş. En etkileyicisi ise en büyüğü tabii ki, Samanyolu'nun 50-60 katı büyüklüğündeki IC 1101.. Kesinlikle göz atmalısınız.
  • PhysicsWorld'de bugün yayınlanan bir yazıya göre Princeton'daki araştırmacılar galaksilerin merkezindeki karadeliklerin büyüklüğü ile galaksideki küresel yıldız kümesi sayısı arasında ilginç bir korelasyon bulmuşlar. Birbiriyle ilgisiz gibi görünen bu iki konunun galaksi evrimine ışık tutabileceği düşünülüyor. Detaylar için : PhysicsWorld.
  • Bugün Bulutsu'da da yayınlanan, Mars üzerindeki robotumuz Opportunity'nin hedeflediği Endevour Kraterininin Mars'ın jeolojik geçmişindeki önemini harika detaylarla anlatan bir yazı Planetary Society Blogunda...
  • Geçen hafta astronomi çevresi dışında pek de ses getirmeyen Japonların fırlattığı Venus uydusu Akatsuki yol boyunca geriye dönüp Dünya'ya son kez el sallarken şu bağlantıdaki etkileyici görüntüleri elde etti. Dünya'nın gece kısmını çektiğinden dolayı gezegen ince bir hilal şeklinde, fakat kızılötesinde tam disk ( Dolun-Dünya ?? ) olarak görülüyor.
0
yorum

Madde-Antimadde Simetrisi ve Tanrının Baş Parmağı

Kimine göre alakasız iki konu, anlaşılması güç bir şekilde kimine göre birbiriyle iç içe geçmiş iki kavram... Birkaç gündür internette birçok haber kanalında, bloglarda Amerika'daki parçacık hızlandırıcı Fermilab'ın elde ettiği son sonuçlar konuşuluyor. Hızlandırıcıdaki DZero deney grubunun elde ettiği verilere göre evrenin başlangıcında olduğu düşünülen ve şu anki madde domine evrene yol açtığı tahmin edilen madde-anitmadde asimetrisine olası bir açıklama bulundu. Konuyla ilgili haberin detaylarını Astronomi Diyarın'da Ümit Hocam çok iyi bir şekilde sunmuş, tekrarlama gereği duymuyorum. Benim işaret etmek istediğim ise deney sonuçlarıyla ilgili Fermilab'dan teorik fizikçi Joe Lykken'in açıklaması : "Bu duyurunun Tanrının yüzünü görmekle eşdeğer olduğunu sanmıyorum fakat bu belki de Tanrı'nın başparmağı olabilir"...

New York Times'daki, başlığı oldukça spekulatif "İnsan Varoluşuna dair Yeni Bir İpucu" başlıklı yazıda yukarıdaki cümleyi okuyunca "Hayır!! Gene mi?" şeklinde isyan ettim... Lykken'in bahsettiği "Tanrının Yüzü" benim geçmiş birkaç yazılarımda da bahsettiğim evrenin Büyük Patlama adı verilen teorik başlangıcının 400 000 yıl sonrasında yayımlanan kozmik mikrodalga fon ışınımı görüntüsü. Işınımın keşfinde rol oynayan bilim adamları keşfi duyururken bu kelimeyi kullanmışlardı sonra da bunu isteyen alıp kafasına göre Tanrının parmak izinden tutun, Tanrının yüzüne kadar onlarca fantastik hikayeye konu etmişti...

Bu gibi durumlarla özellikle fizikte fazlasıyla karşılaşıyoruz. Birkaç tane daha örnek saymak gerekirse Einstein'ın zar atmayan Tanrısı, Leon Ledderman'ın parçacığa sahip Tanrısı ve Hawking'in zihnini okuduğu Tanrı'yı listeye ekleyebiliriz. Burda bence iki problem var. Birincisi çok açık ki fizikçilerin araştırma konularında bilimsel sonuçlarını duyururlarken bahsi geçen sonuçlara gereğinden fazla anlam yükleyip işin içine Tanrı'yı sokarak fizikten haberi olmayan milyarlarca insanı gaza getirmesi. İkincisi ise bilimadamlarının daha çok panteistik yaklaşımlarla Doğa'ya atfen söylediklerinin sadece Tanrı'lı kısımlarını cımbızlayıp medyada gazetecilerin büyük puntolu başlıklarla haberler yaparak "hakikate ulaştık" çığırtkanlığı yapmaları... İkisinin de birbirinden aşağı kalan tarafı yok ve ikisi de bilime ve bilimin toplumun gözündeki değerine fazlasıyla zarar veriyor.

Yapılan bu açıklamalar ve süregelen tantana fizik ile teolojinin karşılıklı tartılabilen ve neredeyse eşdeğer dahi olduğunu iddia eden yaklaşımların türemesine neden oluyor. Elbette başlangıç gibi temel konular tüm insanlığın entelektüel çabasının ortaya çıkarmaya çalıştığı kavramlar fakat birbirleriyle alakasız yöntemleri çorba haline getirip ortaya çıkanları meşru olarak pazarlamak ne bilim, ne gazetecilik; olsa olsa ancak dolandırıcılıktır....

Konuyla ilgili güzel bir bakışı açısı için NPR Blog'a göz atabilirsiniz.
7
yorum

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Eğlenceli Matematiğin Babası Martin Gardner (1914 -2010)

Her ne kadar günümüz uygarlığı ağırlıklı olarak matematik ve matematiksel bilimler üzerine kurulu olsa da matematik deyince köşe bucak kaçan insanların sayısı hayal edilemeyecek kadar çok. İlkokuldaki kötü bir matematik öğretmeni, ortaokul ve lisede nispeten zorlayıcı konulardan olunan sınavlardan alınan düşük notlar, ailenin özellikle matematik dersinin iyi olması için uyguladığı baskı, temelde zayıf olunan bir konuda üniversiteye gelince kalkülusu dahi 5-6 kere almak zorunda kalmak... Bunların hepsi ya da en az bir tanesi matematikten korkmak veya nefret etmek için "geçerli" sebepler çoğuna göre. Fakat matematiğin ders boyutunun yanında muhteşem bir yaratıcı ve eğlendirici tarafının olduğunu (bilerek ya da bilmeyerek) göz ardı ederek oluşan bu kanıları kırmak için onlarca kitap yazan biri vardı : Martin Gardner . Kendisini ne yazık ki geçtiğimiz günlerde kaybettik...

İlk kez Gardner'ın yazılarıyla bir arkadaşımın Alice Harikalar Diyarında kitabının açıklamalı baskısını (annotated version) okumamı ısrarla tavsiye ettiğinde tanışmıştım. Çocuk kitabı olarak okuyup geçtiğim bir kitabın ne kadar derinlikli ve kimi yerlerinde ne kadar "gizemli" olduğunu fark ettirmişti bana Gardner. Yirmi yıla yakın Scientific American dergisinde "Matematiksel Oyunlar" köşesinde onlarca eğlenceli matematik yazısı yazmıştı ve bunların derlemelerinin de içinde olduğu 70'e yakın kitap...

Gardner'ın yazdığı matematik yazıları, üniversitede matematikle hiç uğraşmamış ya da matematiksel düşünmenin zevkine varmış kişiler için fakat çok iyi bir düşünme ve problem çözme yeteneği isteyen yazılar. Kendisi de üniversitede herhangi bir matematik dersi almadığından(kendisi felsefe mezunu bu arada) yazılarının herkes tarafından çok daha kolay anlaşıldığını söylüyordu Gardner. Her ne kadar yazılarında satır satır formüller olmasa da yaptığı işin değerini şu kelimeler çok güzel özetliyor :" Martin binlerce çocuğu matematikçeye dönüştürdü, binlerce matematikçiyi ise çocuğa"... Yazdığı matematik yazıları"eğlenceli matematik" (recreational mathematics) olarak anılıyor ve Türkiye'de de bu konunun en iyi temsilcisi Ali Nesin ve Matematik Dünyası'nı da anmadan olmaz.

Tübitak Yayınları'ndan harika bir kitap Hah, Buldum! - Martin Gardner

Getiğimiz yıllarda tanıştığım Gardner ve muhteşem matematik yazıları bana bambaşka bir dünyanın kapılarını aralamıştı. Biraz düşünmeye ve zor sorularla uğraşmaya zaman ayırabiliyorsanız Gardner'ın eğlenceli matematiğiyle tanışmak için ilk işiniz Tübitak Yayınları'ndan yayınlanan "Hah Buldum!" kitabını almak olsun! Günlük bilmecelerden, kombinatorik, olasılık, sayma ve diğer birçok konuda harika yazıların yanında oldukça eğlenceli karikatürlerin de bulunduğu bu kitabı kaçırmayın! (Kitaptan örnek bir sayfa için tıklayınız)

Gardner'ın diğer yazılarının içine girip kaybolmak isteyenler ise aşağıdaki bağlantıdan Scientific American'da yazdığı yazıların hepsine ulaşabilir ( Linkleri görmeniz için siteye üye olmanız gerekiyor)

Martin Gardner - Mathematical Games (gigapedia.org)
0
yorum

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Büyük Resimlerle Satürn Sistemi


Boston Globe The Big Picture'dan:
"Bizler Dünya üzerinde belki de trafikte takılı kalarak, blog okuyarak ya da gelen baharın keyfini çıkararak gündelik işlerimizle hayatımıza devam ederken, bir okul otobüsü büyüklüğünde bir uzay aracı Cassini, 1.4 milyar km uzaklıkta bizim için veri ve fotoğraflar elde etmeye devam ediyor. Son aylarda Cassini, Satürn'ün uydularına birçok yakın geçişler yaptı; Titan'ın yüzeyindeki göllerden yansıyan Güneş ışığını yakaladı, Enceladus üzerindeki buz volkanı aktivitesinin daha da merak uyandıran görüntülerini elde etti. Satürn sisteminden en güncel resimlerin bir araya getirildiği bu koleksiyon 30 fotoğraftan oluşuyor..."

1 yorum

21 Mayıs 2010 Cuma

İstanbul Ünv. Mayıs Etkinliklerinin Ardından

Mayıs'ın gelmesi ve havaların da yavaştan düzelmesiyle Gökyüzü Gönüllüleri olarak sezonu açmanın telaşı içerisindeyiz. 2009 yılını oldukça verimli geçirdik ve en son çalışmaları 2010 ve ötesine de taşıma kararı almıştık. Dönemin ilk çalışmalarından biri olan İstanbul Ünv.'de geçtiğimiz haftalarda düzenelenen Mayıs Etkinlikleri'ni de tamamladık, artık yavaş yavaş yaz projelerinin planlarını yapmaya başladık.

Mayıs etkinliklerinden biraz bahsetmek gerekirse, İstanbul Ünv.'deki Amatör Astronomlar Kulübüyle sene başında bir araya gelerek ortak neler yaparız diye düşündük ve bu yılki etkinliğin çocuklara yönelik kısmında interaktif çalışmalar ve küçük "workshop"lar şeklinde yapma karar verdik. Üç günlük etkinliğin yetişkinlere yönelik olan ve akşam üstü beşte başlayan programından önce gündüz 11'den itibaren gelen ilköğretim ve lise gruplarına takımyıldızlar, Güneş Sistemi, teleskoplar ve karadelikleri ilgi çekici ve eğlenceli bir şekilde anlatmaya çalıştık. Çocukların o bitmez merakları ve sorularıyla dolu dolu bir üç gün geçirdik... En güzeli resimlerle anlatmak tabii...



Etkinlik alanının hazırlanışı, standlara görseller yerleştiriliyor

ve ilk grubumuz... Güneş Sistemi ile başlıyoruz...

Kuru kuru Güneş Sistemi olmaz tabii... Hamurlardan gezegenleri yapıp ortaya Güüneş'i yerleştiriyoruz, etrafına da gezegenleri yörüngeye oturtuyoruz...

Yeni bir grup ve bu gurupla da Karadelik çalışması yapacağız, ama önce bir ön bilgilendirme...

Uçlarından gerdiğimiz çarşafla modellediğimiz uzay-zaman ve ortasında onu büken devasa bir kütle - karadelik. Etrafında yeterli hıza sahip olup "olay ufkundan" kaçabilen bilyeler veya kaçamayıp karadeliğe yem olanlar...

Öğrenci grupları tenhalaştığında da arada hep beraber kaynatıyoruz...

Semih heyecanlı heyecanlı Güneş Sistemi anlatıyor :)

Galileo Programından bize destek veren sevgili Selçin takımyıldızları konusunda çalışmalarla ilgileniyor ve çocuklara el planetaryumu yaptırıyor...

Gündüz gözüyle hayali de olsa takımyıldızlarını seyretmek...

Etkinliğin ikinci kısmında "Gökyüzüne Gönül Koymak" adlı sunumu gerçekleştirirken...

Sunum sonrası ilk kez çiçek alıyorum, yüzümüz gülüyor :)

ve gece canlı müzik eşliğinde sevgili Süleyman'ın rehberliğinde teleskoplarla gece gözlemi..

Mayıs Etkinliklerine üç yıldır katılıyorum, bu seferkinin içinde olduğumuzdan mıdır bilinmez inanılmaz keyif aldım. Organizasyon ekibi ciddi emek harcayıp harika bir program oluşturmuşlar ve herşey detayıyla düşünülmüş. Bizleri de çok iyi bir şekilde misafir ettiler ve etkinlik sonunda tatlı bir yorgunluk fakat gülen bir yüzle ayrılmamızı sağladılar. Umarım ileriki senelerde de ortak çalışmalar yapmayı sürdürürüz...

Bir dahaki etkinlikte görüşmek üzere :)
0
yorum

20 Mayıs 2010 Perşembe

Kızılötesinde M83

ESO'nun dün yayınladığı etkileyici bir fotoğraf : M83. Gece gökyüzünde parlaklığı sebebiyle karanlık bir yerde dürbünle dahi fark edinilebilen bir spiral galaksi M83 ve bizden 15 milyon ışık yılı uzakta. Avrupa Güney Gözlemevinin VLT teleskobu ile kızılötesi dalga boyunda elde edilen görüntüde galaksinin spiral diskinde yıldız oluşum larını tetikleyen gaz ve toz bulutları görülüyor.

Kızılötesinde M83 spiral galaksisi ( Telif Hakkı : ESO/M. Gieles. Mischa Schirmer)

Optik banttaki kadar gösterişli olmasa da fotoğrafın çözünürlüğü teleskobun üzerindeki enstrumanların kalitesi bir uzay teleskobuyla yarışabilecek seviyede olduğunu gösteriyor.

M83'ün optik görüntüsü ile (sağdaki) kızılötesi görüntüsünün karşılaştırılması ( Telif Hakkı : ESO/M. Gieles. Mischa Schirmer)

Kaynak : ESO
0
yorum

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Herschel Bir Yaşını Doldurdu!

Geçtiğimiz yıl 14 Mayıs'da Planck uydusuyla birlikte aynı roketle fırlatılan Herschel kızılötesi teleskobu bir yaşını kutluyor. Bir yıl önce canlı yayında fırlatılışını izlemiştik teleskobun, şimdi ise teleskobun elde ettiği görüntülerle oluşturulmuş bilimsel sonuçları inceliyoruz. Bir uzay teleskobu için şu ana kadarki en büyük aynaya sahip Herschel, üzerindeki dedektörlerle kızıl ötesi dalga boyunda optik spektrumda göremeyeceğimiz gaz ve toz bulutlarının ardını, yoğun yıldız oluşum bölgelerini tüm detaylarıyla bizlere sunuyor.

Herschel'in görüntülediği RCW120 bölgesi ( Telif Hakkı : ESA / SPIRE / PACS / HOBYS )

Bu ayın başında Herschel ekibi muhteşem bir görüntü daha yayınladılar. Bizden 4300 ışık yılı ötede bulunan RCW 120 olarak adlandırılan bir "yıldız balonu"... Görüntünün ortasında bulunan parlak açık mavi bölge, hemen aynı bölgenin alt sınırında bulunan dev bir yıldız tarafından aydınlatılıyor. 8-10 Güneş kütlesi arasında olduğu düşünülen bu yıldız etrafındaki gaz ve toz bulutlarını üzerine çekerek oluşum evresini yavaş yavaş tamamlamak üzere. Topladığı bu kütlenin üzerine çıkıp çıkmayacağı merak konusu çünkü teorik olarak yıldızlar oluşumları sürecinde 8 Güneş kütlesinin üzerine çıkamıyorlar. Bu kütlenin üzerine çıktıklarında sıcaklıkları o kadar yükseliyor ki morötesinde ışıma yapmaya başlıyorlar ve etraflarındaki maddeleri geri itip daha fazla kütle birikmesini engelliyorlar. Teorik olarak böyle olsa da biliyoruz ki evrende 8 Güneş kütlesinin çok çok üzerinde yıldızlar bulmak mümkün. Fakat bu yıldızların elimizdeki fizik teorilerini nasıl alt üst ettikleri bilinmiyor. Herschel'in görüntülediği bu "embriyo dönemindeki" yıldız belki de ipuçları sağlar, kim bilir?

Herschel'in bir yılını doldurması anısına ESA küçük br video yayınladı, izlemek isteyenler şöyle bir göz atabilir:



Herschel'in elde ettiği sonuçları aşağıdaki adresten de takip edebilirsiniz:
Herschel Space Observatory - Results
0
yorum

Cassini'den Muhteşem Bir Fotoğraf!

GökGünce'nin 200. yazısı için özel birşeyler hazırlarım diye düşünürken baktım ki "özel birşeyler" bulma bahanesiyle aylardır "birşeyler" yazmıyorum bloga. Bu durumu ortadan kaldırıp bu sabah okuduğum bir haberdeki harika bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Planetary Society blogunda Emily Lakdawalla'nın paylaştığı ve Cassini'nin dün Enceladus uydusuna yaptığı yakın geçişten bir kare...

Enceladus, Titan ve Halkalar Telif Hakkı :NASA / JPL / SSI / Unmannedspaceflight.com'dan Asto0 tarafından işlenmiştir

İlk bakışta görüntüdeki cisimleri ayırt edip fotoğrafın büyüsünü yakalamak oldukça zor, biraz açıklama gerekiyor. Fotoğrafta belirgin üç şey var : Enceladus ve yüzeyindeki su buharı fışkırmaları, Satürn'ün F halkası ve Titan...

Fotoğrafın en üst kısmındaki karanlık bölge Enceladus'un Güney Kutbu. Satürn'ün bu sıradışı uydusununun yüzeyi altında yüksek basıçlı su rezervleri kendisine yol açarak yüzeyden su buharı ve buzlar şeklinde fışkırıyor. Fotoğrafta da bu fışkırmaların üç tanesi parlak bir şekilde görülüyor. Cassini tam bu açıdan, 14 000 km öteden Enceladus'u görüntülerken yönelimi nedeniyle araya Satürn'ün F halkası giriyor. Halka düzlemi Cassini'nin bakış açısıyla neredeyse paralel, bu nedenle halka ince bir bant halinde görülüyor. Halkaların arasındaki boşluklarda kendisine yer bulmuş Titan ise arka planda görüntünün en belirgin kısmını oluşturuyor.

Şunu da eklemek gerek ki üstteki görüntü sadece bir fotoğraftan değil Enceladus'un yüzeyindeki fışkırmaların olduğu bir görüntü ile halka ve Satürn'ün de dahil olduğu farklı bir görüntünün birleştirilmesiyle elde edilmiş. Buna rağmen şu anda Satürn'ün etrafında dolanan Cassini'nin gözüyle bu bölgeye baksaydık buna benzer birşeyler görebilirdik.

200. yazımı böylece yazmış oldum, daha nice yazılara diyelim! :)

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki