0
yorum

1 Nisan 2009 Çarşamba

Uzay Karnavalı # 96

Uzun süredir GökGünce'de astronomi ve uzay konulu blog yazılarının haftalık derlemesi olan Uzay Karnavalına(Carnival of Space) yer vermiyordum. Yazı yazmaya ara verdiğimden beri bir çok haber ve konu biriktirdi; bunları yavaş yavaş listemden eksiltmek için bu derleme iyi iş görecek gibi.

Bu haftaki karnavalı UniverseToday'deki yazılarından tanıdığımız Ian O'Neill kendi blogu Astroengine'de ağırlıyor. Eski derlemelerden farklı olarak her farklı blog yazısı için birer soru hazırlamış ve cevap olarak kısa bir ön açıklama ile ilgili blog yazısına yönlendirmiş. Geçtiğimiz haftanın astronomi konusunda güncel haberleri ve katkı sağlayanların görüşlerinin bulunduğu bu derlemeye göz atmanızı tavsiye ederim.

Carnival of Space # 96 - Astroengine
6
yorum

30 Mart 2009 Pazartesi

Büyük Patlama'dan Önce Ne Vardı?

Başlığı okuduğunuzda belki de size anlamsız bir soru gibi geldi, değil mi? Yani, sonuçta "Büyük Patlama" gibi bir olayı evrenin ve dolayısıyla herşeyin başlangıcı olarak ortaya koyuyorsak bunun öncesini konuşmak ne kadar anlamlı olabilir ki? BilimGünce'de geçen aylarda blog ortamında yaşanan bir tartışmaya yer vermiştim : "Evren Hakkında En Şaşırtıcı Şey" O yazıda konuyla ilgili kendi fikrimi şöyle belirtmiştim :

Kendi fikrimi söylemem gerekirse günümüzde evrenin başlangıcına dair bilimsel öngörülerde bulunabiliyor olmamız en şaşırtıcı şeylerin başında geliyor. İnsanlık tarihinin binlerce yılında söylenegelmiş birbirinden süslü ve abartılı mitleri kenara koyup, herkesin üzerinde anlaşabileceği, objektif bir öngörü ve bunun için oluşturulmuş metodlar bütünü insanlığın en şaşırtıcı başalarından biri olmaya aday...
Bu söylediklerim konusunda bir kez fikir değiştirme hakkı verirseler, sanırım bunu şu şekilde değiştirirdim :
"Evrenin başlangıcına dair bilimsel öngörülerde bulunabiliyor olmamız en şaşırtıcı şeylerin başında geliyor. Fakat beni en şaşırtan olay ise evrenin başlangıcı olarak nitelediğimiz olayların öncesini dahini aklıcı bir şekilde sorguluyor ve açıklamalar getirmeye çalışıyor olmamızdır..."
GökGünce'yi takip ediyorsanız, geçtiğimiz aylarda matematik dergisi Plus'ın 2009 Astronomi Yılı adına düzenlediği bir oylamada evren hakkında öğrenmek istediğiniz soruyu oylayabileceğinizi yazmıştım. Oylama sonucunda birçokları gibi benim de tıkladığım soru, "Big Bang'den önce ne oldu?" sorusu seçildi ve profesyonel bir kozmolog tarafından cevaplanacağı belirtildi. Ve evet, beklediğimiz o büyük gün bugün! Cambridge Üniversitesi'nden ünlü kozmoloji uzmanı John D. Borrow konuyla ilgili harika bir makale yayınladı :

What Happened Before the Big Bang - Plus Magazine

Makaleyi derinlemesine inceleyip konuyu burada detaylı bir şekilde açıklamayı çok istiyorum, fakat bunu yakın bir zamana erteleyelim. Küçük bir özet geçmek gerekirse :

Günümüzde evreni gözlediğimizde galaksi kümeleri gibi yapıların birbirinden hızlanarak uzaklaştığını görüyoruz(Hubble genişlemesi). Filmi geri sardığımızda ortaya çıkan resimde, bir zamanlar bütün bu yapıların ortak bir noktadan hareket ettiğini ön gören Büyük Patlama modeli evrenin çok yüksek sıcaklıkta(sonsuz), tekillik adı verilen çok çok küçük bir noktadan ortaya çıktığı öne sürülüyor. Bu patlama'nın ardından evrenin her yönde homojen, birbirine benzer durumda ve günümüzdeki galaksi yapılarını oluşturacak düzeyde küçük yoğunluk farklılıklarına sahip olmasını sağlayan Inflation(Şişme) olayının gerçekleştiğini öne süren Inflation teorisi, günümüzde eldeki en güncel ve doğruluğu en sağlam teori.

Inflation teorisine göre, Büyük Patlamanın hemen ardından(daha bir saniye dahi olmamışken) evren inanılmaz bir hızda genişlemiş ve bu genişleme ilk anda evrende bulunan kuantum dalgalanmalarını(quantum fluctuations) evrenin heryerine serpiştirmiştir. Böylece günümüzde gözlediğimiz her yönde aynı, homojen evren ortaya çıkmıştır. Inflation teorisi en güncel uydu verileriyle birebir uyuşuyor görünüyor fakat sorun olayın başlangıcında. Fiziki bilimlerde genelde bir teoride sonsuzluklarla karşılaşılmaya başlandıysa, teorinin arka planda göz ardı ettiği şeyler var demektir(genellikle). Burada da bu tip bir durum aranıyor.

Planck ölçeğinde bir büyüklükteki noktadan hızlanarak genişleyen evren. Şu anda bizim için görünen bölge(the visible universe today) yaklaşık 12 milyar ışık yılı yarıçapında (Kaynak Plus Magazine)

Teorideki sonsuzluk durumlarına önerilen senaryolarda ise, yine Inflation teorisinden yola çıkarak, evrenin ilk anlarındaki o muhteşem hızlardaki genişlemenin evrenin heryerinde aynı olmadığı iddia ediliyor. Yani bizim görünür evrenimizin dışındaki bölgelerde( ki bu 13.7 milyar ışık yılı yarı çaplı bölgedir - ışık Büyük Patlama'dan beri sadece 13.7 milyar yıl yol alabilme fırsatı bulabilmiştir) bizim evrenimizin yapısından farklı, belki farklı fizik kurallarının işlediği, farklı hızlarda genişleyen "boloncuk evrenler"(bubble universes) bulunuyor. Bu evrenlerin tümü tıpkı bir köpükteki boloncuklar gibi çoklu evreni(multiverse) oluşturuyor. Bizim evrenimiz de bu boluncuklardan yanlızca biri; diğerleri hakkında hiç bir fikrimiz yok; onları gözleyemiyoruz bile.. Bunlardan bir kısmı bizimle aynı anda doğup, madde yoğunluğu çok fazla olduğundan çoktan üzerine çökmüş dahi olabilir. Bu balon evrenler oluşumuna baktığımızda bu sürecin bir sonu olmadığı gibi bir başlangıcı da olmadığını tahmin edebiliyoruz. Fakat ilginç olan, benzetmemizde köpükteki her bir balonun bir başlangıcı ve sonu var. Bizim evrenimizi de bu baloncuklardan biri olarak düşünürsek, 13.7 milyar yıl önce evrenimiz oluştu fakat daha önceden farklı farklı boloncuklar hali hazırda vardı.

Şişen boluncuk evrenler (Kaynak Plus Magazine)

Peki bunları gözlemleyemiyor oluşumuz, bu teorilerin kanıtlanamaz spekülasyonlar olduğu anlamına mı geliyor? Burada da Borrow, Karl Popper'ın bilimsel teori konusunda "yanlışlanabilirlik" özelliğini işaret ediyor. Aynı konuda çevrimsel evren(cyclic universe) modeliyle adından sık sık bahsettiren Paul Steinhard ile bilim tarihçisi Peter Galison arasında bir konuşma geçen günlerde Seed dergisi tarafından yayınlandı. Öyle görünüyor ki, kozmolojideki mevcut gelişmeler, bilimin aradığı "gerçeğin" doğası konusunda yepyeni bir anlayışın doğmasına yol açıyor.

Paul Steinhard-Peter Galison söyleşisi :


Seedmagazine.com The Seed Salon

(Söyleşinin genişletilmiş tam metnine bu bağlantıdan erişebilirsiniz)

Kozmoloji'deki ilerlemeler bu hızla giderse en başta bahsettiğim sözümü değiştirmek için bir kaç defa daha hak isteyecekmişim gibi geliyor.

Evren modellerinden çevrimsel evren hakkında yazdığım bir başka yazı "Büyük Patlama...Fakat Patlayan Neydi?" de ilginizi çekebilir. İncelemek için tıklayınız.
8
yorum

Galileo'nun Gerçek Teleskobu

Bu kadar ara sanırım yeterli; birşeyler yazmak konusunda kendimi daha fazla durduracak değilim! Nerde kalmıştık? Hah, 2009 Dünya Astronomi Yılı diyorduk...

400 yıl önce bugünlerde, Galileo balkonundan kendi yaptığı teleskobuyla Ay'ın yüzeyini ve Jupiter'in etrafındaki küçük uyduları gözlüyordu. Peki hiç merak ettiniz mi bu efsanevi teleskoplar nasıl birşeydi? Galileo'nun kullandığı teleskopların orjinalleri İtalya Floransa'da tutuluyor fakat bunlardan biri geçtiğimiz günlerde Philedelphia'da bulunan Franklin Enstitusu'nde sergilenmek üzere Amerika'ya gönderildi. Bunun öncesinde bu teleskobun bir kaç fotoğrafına rastlamıştım; fakat video görüntüde, birisinin elinde tüm detaylarıyla görmemiştim. New York Times'da geçtiğimiz günlerde yayınlanan makalede, Galileo'nun teleskobu ile ilgili bir çok ilginç detaya ve enstituye ulaştığından teleskobu koruma paketinden çıkarırken gösteren bir videoya yer verildi.

Franklin Enstitusu baş astronomu Derrick Pitts teleskobu incelerken (Kaynak NewYork Times)

Galileo'nun yaptığı onlarca teleskoptan sadece iki tanesi günümüze kadar gelmiş, yukarıdaki de onlardan biri. Görüntüdeki teleskobun odak uzaklığı yaklaşık 90cm. Teleskobu deneyen görevli Derrick Pitts görüş alanının oldukça dar, gökyüzündeki Dolunay'ın yarısı kadar, olduğunu belirtiyor. Yani Galileo Ay'ın yüzeyindeki şekillerin haritasını yaparken teleskobunu biraz hareket ettirmek durumunda kalmış olmalı.

Konuyla ilgili detaylı makale ve teleskobun videosuna aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz:


Kaynak: NewYork Times Science
1 yorum

6 Mart 2009 Cuma

NTV'nin Bilim Atağı

NOT:Bu yazı GökGünce ve BilimGünce'de ortak yayınlanmıştır

Bilimin geniş kitlelere aktarılması amacıyla bilimsel bulguların/araştırmaların popüler bir dille aktarılması olarak tanımlanabilecek "popüler bilim" anlayışına NTV'nin çalışmalarıyla yepyeni bir soluk geldi. Öncelikle NTV Yayınları adı altında yayınladıkları birbirinden değerli kitaplar ve referans kaynakların yanında uzun süredir fısıltısı dolaşan yeni bilim dergisi NTV Bilim karşımızda.

Dergi raflarında karşılaşmak için sabırsızlandığım bu dergiyi en sonunda Mart ayında yayına girdiğinde düşünmeden sepete attım. Uzun süredir alıştığımız Bilim ve Teknik dergisinden biraz farklı ve boyut olarak daha küçük görünüyor, peki içerik olarak nasıl?



Derginin şu anda yarısına geldiğimi belirtip, yorumlarımı ona göre yapacağım. Tasarım ve dizgi olarak oldukça hoş bir dergi olmuş. İçerik olarak da oldukça popüler, teknik jargondan uzak bir dergi olmuş. NTV'nin amaçladığı da tam olarak bu sanırım. Giriş yazısını okuduğumuzda bu amaç açık bir şekilde belirtilmiş zaten. İmza ise tanıdık, eski Bilim ve Teknik Editoru Raşit Gürdilek. Bilim haberlerinin yanında özel makalelerin özgün bir şekilde yazarların kaleminden çıkması dergiyi daha da değerli kılıyor. Yabancı dergilerdaki yazıların birebir çevirisinden artık vaz geçilmiş olması bilim yazarlığı konusunda gelecek için ümit veriyor. İlk sayıda hayli spekulatif bir konu kapak konusu olarak seçilmiş : Sibernetik. Gelecekte gerçekleşmesi düşünülen (aslında ilk etabının bizzat içinde yaşadığımız) makina-insan entegrasyonu ve Ray Kurzweil gibi ünlü fütüristlerin gelecek kurgusu olan Tekillik(Singularity) üzerinde durulmuş. Bu konunun yanında oldukça güzel astronomi ve evrim makaleleri de var. Tam tadında bir dergi olmuş. Her geçen sayıda çok daha iyi bir yere geleceğine inanıyorum. Bilim dergileri sektöründe böyle dinamik ve yeni bir ses ortamı çok daha canlandıracak ve bir çok yeniliği doğuracaktır.

NTV'nin Bilim atağı sadece dergi ile sınırlı değil demiştim. Geçen ay tanışma fırsatı bulduğum ve geç keşfettiğim için hala söylendiğim 3 kitap, bence güncel bilim konusunda Türkçe'ye kazandırılmış en kaliteli kitaplar olmaya adaylar:
  • Gelecek 50 Yıl
  • Kanıtı Olmayan Gerçekler
  • İyimser Gelecek
Üç kitap da yakından takip ettiğim Edge platformunun bir ürünü olan ve günümüzün önde gelen bilim adamlarının düşüncelerinin olduğu birbirinden değerli makaleler derlemesi. "Gelecek 50 Yıl"da öncü bilim adamlarının kendi alanlarında ve bilimin kendisi hakkında önümüzdeki 50 yıla yönelik detaylı ve ufuk açıcı değerlendirmeleri bulunuyor. Fizikten astronomiye, piskolojiden evrimsel biyolojiye, nörolojiden bilişsel bilimlere geniş bir dağılımla bir çok konuya değiniliyor. Günümüzün "hardcore" biliminin gelişmelerinden haberdar olmak ve geleceği biraz olsun kestirebilmek için mutlaka okumanız gereken bir kitap.

Diğer iki kitap ise Edge'de her yıl bilim adamlarına sorulan soruların ikisine verilen cevapların toplandığı bir derleme. Bu terletici sorulara bilim adamlarının verdiği cevaplar gerçekten okunmaya değer.

NTV'nin bilimin popülerleştirilmesi konusunda büyük bir çaba sarf ettiği gözler önünde. Umarım bu çalışmalar devamlı olur. Bu gibi adımların bilimin herkes tarafından kavranması adına atılan çok önemli adımlar olduğunu söylemeye bile gerek yok...


0
yorum

Galaksi Merkezinde Karadelik Çifti

Son birkaç mesajdır galaksi birleşmelerinden bahsediyoruz; konuyla ilgili hazırladığım bir başka yazıda da birleşen galaksilerin merkezlerindeki karadelikleri inceliyoruz.

Evrendeki egzotik cisimler arasından belki de ilk sırada bulunan bu süper-dev karanlık cisimlerin galaksilerin merkezinde bir tane olduğunu sanıyorduk; fakat bir grup araştırmacının kuazarlar üzerine yaptıkları gözlemler sonucunda birbiri etrafında dönen ve yakında birleşmeye hazırlanan bir karadelik çifti buldukları duyuruldu. Detaylara UzayveAstronomi'deki yazıdan erişebilirsiniz:

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki