22 Eylül 2009 Salı

Yeni Ben ve Yeni GökGünce

GökGünce'ye uzun süreli aralar verip ardından çeşitli özürlerle dönmekten ben de sıkıldım, eminim siz de sıkılmışsınızdır... Ben buralarda yokken birçok şey oldu elbet; çoğunu diğer Türkçe gökbilim kaynaklarından takip etmekle ve keşke fırsatım olsa da birşeyler karalayabilsem demekle geçirdim. Bu dönem benim için hayatımda büyük değişikliklerin yaşandığı bir dönemdi aslında; bu blogun okuyucularının da bu kişisel maceram hakkında bir fikirlerinin olmasını istedim çünkü tüm bu olan bitenler GökGünce'ye de çeşitli değişiklikler şeklinde yansıyacak...

Üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçti ilk defa başımı kaldırıp gökyüzünü bilinçli bir şekilde izlemeye, astronomi ile uğraşmaya başladığımda. Sayılarla düşününce pek de fazla geçmemiş üzerinden ama yaşananlarla değerlendirince çok uzun bir zaman... Astronomiyi kendime hobi olarak edindikten sonra piyasada hangi kitap, hangi kaynak varsa alıp okumaya koyuldum. İnternet muhteşem bir derya zaten, içine çokça girip çıkamadığım oldu. Astronomi öyle bir bilim ki çıktığınız yolculukta bir taraftan pratik olarak gökyüzü gözlem teknikleri, teleskoplar hakkında bilgi edinirken bir taraftan da ilk defa duyduğunuz yıldız evrimleri, karadelikler, nötron yıldızları, genel-özel görelilik kuramları, kuantum mekaniğinin gariplikleri ile tanışıyorsunuz. İşte beni asıl etkileyen ve istisnasız her okuduğumda coşkuya kapılmama neden olan ikinci kısımdakiler...

Aslında herşey ilk defa katıldığım Kültür Ünv.'de düzenlenen amatör astronomi sempozyumunda 19 Mayıs Ünv.'den iki fizikçinin sunum arasında bir köşede bana elektronun ve diğer tüm parçacıkların çift yarık deneyindeki garip davranışlarını anlatmaya çalışmalarıyla başladı diyebilirim. Bahsi geçen elektronlar aynı anda iki yarıktan geçebiliyorlar, aynı anda her yerde olabiliyorlar, gözlediğim anda fark edip belirli bir konum alıyorlar falan filan... Tabi o ana kadar okuduğum Newton Mekaniğine göre saçmalığın dik alası olan bu durum evrenin en temelde işleyişini betimleyen Kuantum Mekaniği ile gayet de uyuşuyordu. Ben "Nasıl olur ya?" diye şaşkınlıkla dinlerken bana bir kitap önerdiler : Schrodinger'in Kedisi'nin Peşinde...

Aynı anda hem ölü hem de diri olan Schrodinger'in Kedisi

Bu kedinin peşinde yaklaşık iki yıl koşarak sonunda kendimi Boğaziçi Fizik bölümünde buldum :) Sonuç biraz çarpıcı oldu ama aradaki iki yılı hızlı sarayım dedim... Evet yaklaşık 3 yıllık İTÜ Elektronik Müh. maceramın üzerine bir sünger çekip bu yıl Boğaziçi'nde sıfırdan fizik bölümüne başlıyorum. Artık şaşkınlıkla takip ettiğim parçacıkların garip hareketlerine, evrenin hızlanarak genişlemesine, karadeliklerin tuhaflıklarına birinci elden şahit olma fırsatım olacak... Tabi bunlar için fazlasıyla çalışmam gerekecek ama bu konuda bir problemim olacağını sanmıyorum... Yazılarımı genelde "Yıldızların ışığının her zaman yolunuzu aydınlatması dileğiyle" diye bitiririm; bu konuda gerçekten çok samimiyim. Kendim de yaptığım bu seçimle çoktandır yıldızların aydınlattığı bir yolda ilerliyorum; her ne kadar yolun sonu görünmese de yolu yürümenin başlı başına bir zevk olduğunu düşünüyorum..

Şimdi gelelim bu durumun GökGünce'ye yansıyacak kısmına. Artık resmi olarak bir temel bilim öğrencisi olarak bu blogu biraz daha fizik-matematik ağırlıklı hale getirip kişiselleştirmeye çalışacağım. Buradan, bloğun "Sevgili Günlük" haline dönüşeceği izlenimine kapılmayın sakın tabii :) Daha somutlaştırmak gerekirse eskiden gökbilim haberlerinin derlemelerine yer veriyordum artık bunlardan ziyade haberler hakkında yorum ve heyecanımı paylaşağım yazılara yöneleceğim. Bunların yanında temel fizik ve matematik konularında da bazen içinde birkaç formülün de geçtiği ilginç yazılara yer vermeyi düşünüyorum.(Nasıl olabilir diye düşünüyorsanız harika bir örnek olarak Built on Facts'i inceleyebilirsiniz. ) Tabi en önemlisi bloğun ana teması kozmoloji konusunda aynı çizgide hatta bazen çok daha zorlayıcı yazılara devam edeceğim. Bir taraftan da yarım kalan BilimGünce'ye devam edeceğim, oraya da uğramayı unutmayın!

Kısacası yazının başlığını elimden geldiğince, kelimelerimin yettiğince açıklamaya çalıştım. Benim için yepyeni bir başlangıç olan bu macerayı ve yaşadıklarımı sizlerle paylaşmaya devam edeceğim.. Tüm bu uğraşılarımın karşılığı olarak da çok fazla birşey beklemiyorum, ufak bir yorum yeter :) Sevgiler...

4 yorum:

Cagdas Callin dedi ki...

Al sana bir yorum :)

Fizik bölümünü kazanman, özellikle Boğaziçi'ni kazanman bir şahane. Seni kıskanmayan az kişi vardır :P Blogunun daha fazla akademik olması, hem de anlaşılabilir bir dil ile anlatacağın için harika olacaktır. Hem unuttuğumuz bilgileri hatırlamamıza vesile olursun. Geleceğin parlak fizikçisi olacağına da fazlasıyla eminim..

Arif dedi ki...

Çok teşekkürler Çağdaş! Anlaşılır dilden uzaklaşmadan biraz daha bilimsel içerik eklmeye çalışacağım sadece. Her ne kadar formüller insanları korkutsa da bütün bu elde ettiğimiz bilgileri onlara borçlu olduğumuzu unutmayıp onların o kadar korkulacak şeyler olmadığını da göstermek istiyorum aslında :)

Desteğin için teşekkürler;)

Firewalker dedi ki...

Arif, yorum yazmak konumumuz itibarıyla haddimiz olmuyor çoğu zaman... amaa yorum yazılsın yazılmasın yanında olduğumuzdan ve günceyi dolayısıyla da seni takip ettiğimizden şüphen olmasın :) başarılarının devamını dilerim...

phaedrus dedi ki...

blog eski haliyle güzeldi ve takip ediyordum. ancak simdi daha sağlam bir kimlik üzerine oturacakmış hissi uyandırdı. ayrıca tebrikler.

Paylaş!

 

Copyright © 2010 Gök Günce | Blogger Templates by Splashy Templates | Free PSD Design by Amuki